Ana Sayfa Twitter Linkedin Instagram  

Senden Önce Anadolu - Troya Müzesi

Senden Önce Anadolu – Troya Müzesi

Merhaba benim adım Arke. Annem, babam arkeolog. Bu yüzden bu adı vermişler bana. Bu da arkadaşım Loji. Ailemin hediyesi. Paketini açtığımda sıradan bir oyuncak diye düşünmüştüm. Yanıldığımı kısa bir süre sonra anladım. Kendisi tarihteki her şeyi bilen bir robot. Bu yüzden ona Loji adını verdim. O kadar eğlenceli ki en yakın arkadaşım oldu. Ailemle sürekli farklı yerlere kazılara, müzelere gidiyoruz. Senden önce Anadolu’da hangi uygarlıklar vardı öğrenmek istersen bizi takip et. Bu sefer yolculuğumuz Çanakkale’ye Troya Müzesi’ne.

 Otoparkta arabadan indiğimde gözlerime inanamadım. Topraktan fışkırmış dev bir buluntu gibi yükseliyordu karşımda Troya Müzesi. Dışarıdan paslanmış gibi duran görüntüsü gizemini artırıyordu. Müzeye yaklaştıkça alandaki heybetini hissediyordum. Önce bilet gişesini gördüm, önünde upuzun bir kuyruk vardı. Neyse ki annem ve babamın müze kartı benim de öğrenci kartım vardı. Kuyruğu beklemek zorunda kalmadık. Müze kapısına koşarak ilerledim. Rampadan hızlıca inerken, rampanın duvarlarındaki nişleri görünce aniden durdum. Nişlerde yani duvar içinde bırakılan oyuklarda heykeller, tarihi sahne canlandırmaları ve Troya’nın farklı katmanlarına dair şeyler sergileniyordu.  Birden aklıma geldi, Loji hâlâ sırt çantamdaydı. Onu çantamdan çıkardım, düğmesine basıp açtım. Hemen konum taraması yaptı. Kafasını üç yüz altmış derece döndürdü. Önce aşağı baktı, sonra yukarı ve anlatmaya başladı.

“Şu an Çanakkale’nin Tevkifiye köyü sınırları içinde, Troya Antik Kenti girişindeki Troya Müzesi’ndeyiz. Burası bir arkeoloji müzesidir. UNESCO’nun 1998 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aldığı Troya Antik Kenti’nden çıkartılan eserler de burada sergilenmektedir. 2018 yılında müze ziyarete açılmıştır. Ayrıca 2018 yılı tüm dünyada Troya yılı olarak kutlanmıştır.”

“Görüntüsünden tahmin ediliyor zaten, oldukça önemli bir müzeymiş burası.”

“Önemli ve ödüllü bir müze Arke. Müzenin projesi 2011 yılında açılan bir yarışmayla belirlenmiş. 2019 yılında dünyaca ünlü TIME dergisinin “Dünyanın En Harika Yerleri” listesine girmiş. Ayrıca 2020 yılında Avrupa Yılın Müzesi Özel Ödülü’nü almış.”

“Vay be ödüllere doymamış. İyice merak ettim Loji,” diyerek müzeden içeri girdim.

Etrafa şöyle bir göz atıp müze içinde yürümeye başladım. Yönlendirme yazılarından bu katta Troas bölgesi eserlerinin olduğunu öğrendim. Bu bölgede elliye yakın Antik Kent varmış. Tunç Çağı’na tarihlenen eserlere bakarken bir bölümün aşırı kalabalık olduğunu fark ettim. O tarafa yöneldiğimde annemle babamın da oradaki eserleri incelediğini gördüm. Beni yanına çağıran annem “Bak Arke, bunlar ülkemizden kaçırılan ve daha sonra geri alınarak burada sergilenen Troya Hazineleri,” dedi.

Ülkemizden kaçırılan pek çok tarihi eserden biriydi demek ki Troya hazineleri. Büyüleyici görünen takılara bakarken Loji’ye sordum. “Troya Hazineleri nedir Loji?”

“Priamos hazinesi de denilen Troya hazineleri 1870’li yılların başında bulunmuştur Arke. Homeros’un İlyada ve Odysseia’nı okuyup Troya’ya gelen, kazılar yapan Alman tüccar Heinrich Schliemann tarafından yurtdışına kaçırılmıştır. 4500 yıllık olan bu hazinenin 24 parçalık bölümü 2012 yılında Türkiye’ye getirilmiştir. Hazinenin bir kısmı hala Moskova Puşkin müzesindedir.”

“Neyse ki ülkemize geri getirilmiş Loji. Üst katlara da bakalım neler var,” diyerek yürüdüm. Yine eserlerin sergilendiği rampadan yukarı doğru çıkarak bir üst kata ulaştım. Troya’nın Tunç Çağı dönemlerine ışık tutan bu katta, o dönemde kullanılan eşyaları inceleme şansı buldum. Seramikten yapılmış eserler arasında figürin kulplu kaplar, Homeros’un İlyada Destanı’nda da bahsettiği Depas’lar yani çift kulplu dar ve derin bardaklar, gaga ağızlı testiler, boynuz kulplu çanaklar vardı. O dönem insanların kullandıkları eşyaları ne kadar da özenle yaptığını düşündüm. Sadece günlük eşyalarını değil heykellerini de özenle yapmışlar.

Müzede karşıma çıkan Hadrian Heykeli, Triton Heykeli, Kibele Heykeli unutamayacağım eserlerden bazıları. Sert ve soğuk mermerin yetenekli ellerde işlenerek nasıl gerçekçi ve büyüleyici olabildiğini gördüm. Müze içinde şaheserlerin arasında hayran hayran dolanırken karşıma çıkan çocuklar için hazırlanmış oyunlar ilgimi çekti. Biraz oynadıktan sonra etrafa şöyle bir göz attım ve bizim için hazırlanmış pek çok oyun, puzzle ve aktivite olduğunu fark ettim. Ondan ona koşup eğlenirken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişim. Annem yanıma gelince anladım ve onunla beraber üst kata çıktım.

Üst katta Troya Antik Kenti’nde yapılan kazı çalışmalarına dair detaylar vardı. Bunlar arasında antik kentte ilk kazı çalışmalarını başlatan Arkeolog Schliemann’ın Troya hazinesini yurtdışına kaçırma hikâyesi oldukça ilgimi çeken kısım oldu. Loji’den uzun uzun tüm detayları dinledim.

Teras kata vardığımızda önümüzde alabildiğine uzanan Troya Antik Kenti’ne baktım. Troya’da yaşanan savaşları, Homeros’un İlyada ve Odysseia’sını okuyup buralara gelip kazı yapan Schiliman’ı düşündüm.
“Merak bizi kaç kilometre götürebilir Loji?” dedim ama Loji’nin şarjı bitmiş kapanmıştı.

Yeni bir macerada buluşmak üzere…

 

 

 

UA-135562281-1